16 Eylül 2011 Cuma

Uludağ'da telesiyej safari , Uludağ'da bir gün


  Bir gün Uludağ’a çıkayım dedim ama nerden gitsem iyi olurdu. Karayolu da var teleferik’te ama teleferik’e birkaç kez binmişliğim varda karayolundan hiç çıkmamıştım Uludağ’a. Dolmuşlarının yerini de sorsam söylerlerdi ama yok ben yine bildiğim yoldan gideyim. Ne de olsa “en kısa yol bildiğin yoldur” diye bir söz de boşuna söylenmemiştir sanırım. Ben de öyle yaptım, Heykel’den bir dolmuşa atlayıp Teleferik’e gittim. O binayı tanıyorum, otuz üç yıl önce yine gelmiştim hatta o zaman ilk kez bindiğimizde havada asılıda kalmış, ufacık yüreklerimiz büyük korku atlatmıştı. Teleferik nedir ne değildiri öğrenmeden öylesi havada asılı kalmak ve asılı kalınca da içinde bulunduğumuz kabin, rüzgarın etkisiyle  bir de sallanmaya başlayınca işte varın siz o andaki hisleri düşünün. Bağrışanlar, ağlayanlar sizi de etkiliyor tabi.
 
Dış kapının camında bir yazı, “hava muhalefeti nedeniyle kapalı”. Buyur işte, bir şeye niyet ediyorsun ve sonrada oradan geri dönüyorsun. Ama yinede içeriye girip sormak lazımdı. Merdivenleri çıkıp içeri giriyorum ama benden önce soranlar var zaten, onlar “bekleyelim mi, açılır mı? Bugün sefer olur mu?” diyorlar. Onlara verilen cevap bana da verilmiş oluyor tabi ama umut yok. Görevli, “bugün seferler açılmaz zannetmiyorum, yukarda fazla rüzgar var” diyor ve isteyene de teleferik istasyonunun telefon numarasını veriyor. Bende aldım numarayı, belki ararım diye ama ona daha sonra gerek kalmadı. O gün, çıkamadım Uludağ’a.bir sonraki gün denerim dedim artık................haberin devamı için tıklayın

Hiç yorum yok: