5 Aralık 2008 Cuma

Güneydere’deki aşıklar şöleni

M. Kemal AYÇİÇEK – 10 Temmuz 2008

 Bayburt’un Güneydere köyü, bu yıl ilki gerçekleştirilen “aşıklar şöleni”ne ev sahipliği yaptı.Bayburt’un 99 köyünden biri Güneydere veya eski adıyla Söfker köyü. Biz davet almadık gerçi ama alanlarında pek bir ürününü görmedik medyamızda. Tv’den izledim şenliği ve tebrik ve takdir etmek için de bu yazımı yazayım istedim.
 Severim Aşıkları..Yeni nesil bilmez, medya yani televizyonlar yokken, gazeteler bir ile ancak 3 gün sonra ulaştırılabilirkenki yıllar, 1970’li yıllardı. O günlerde her hangi bir olayı ya sazı elindeki Aşıklar’dan veya Almanya’dan getirilmiş bir teypte okunan  ve samankağıtlarına yazılı “destan”cılardan dinler, okuryazarsanız da o samankağıtı para verip alır öyle okur ve sizde haber sahibi olurdunuz. Ben çok almışımdır öyle destanları, eve gidip annemlere yengemlere, ninemlere okumuş ve onları çok ağlatmıştım. Kim kime nasıl kıymış, kim kimi neden vurmuş veya kesmiş veya hangi at kimi tepmişi destanlardan okurduk.Onca yıllar sonra günümüzde Samanyolu veya TV 5 gibi kanallar da Aşıkların yeniden hatırlanıp, proğramlarda yer alıyor olmalarına seviniyordum.  Ama şölen ve etkinliklerde adını sadece Dedekorkut Kültür ve Turizm Festivali ile duyduğumuz Bayburt’ta zengin bir metaahhitin kendi köyünde ilkinin organizasyonunda önemli katkısı olan Aşıklar Şöleni ile Bayburt, belki de yeni ve cazibesi her geçen yıl daha da artacak bir şenliğe daha kavuşmuş oluyor.
 İlki, 28 Haziran 2008 de yapılan Aşıklar şöleni, izlenmeye değerdi. Bayburt’un manevi değerleri üzerinden Aşık ve Şairler, hünerlerini gösterdi. Şenlik organizasyonu işadamı Temel Akdağoglu, amaçlarını anlatırken,  Güneydere Köyü Yardımlaşma ve dayanışma Derneği Başkanı Nihat Kaçmazoğlu, benim yukarda ifade ettiğim gibi Aşıkların bu toplumdaki, halk sesleri olduğunu bunun da günümüzde yaşatılmasının anlamına vurgu yaptı.Aşıklar, bir ilhamla her hangi bir ayakla başlıyorlar ve halkın anlayacağı nüktelerle herhangi bir olayı hikaye ediyorlar. İlk bakışta “adam sazı almış, ezberlemiş iki şey onları söyleyip duruyor” gibi algılanabilir ama değil, o ayrı bir meziyet isteyen kıvrak zekanın anında üretimiyle oluşan bir kültürümüz. Aşıkları “düğün çalgıcıları” gibi görmeyin sakın, onların mana dünyası ne benzer “düğün çalgıcıları”nın milleti oynatmasına, onlar daha çok insanların kalbine, beynine nüfuz ediyor. Onlar, size ufuk açıyor, sizi aynı anda bir dereden başka bir düşünce akışına atıveriyor. Onlar, görünenden, bilinenden de ileride derin ilme sahipler.Bayburt’un Güneydere köyündeki bu Aşıklar şöleni için hazırlanan alanda ak sakallı dedeler dikkatimi çekti. Özlemiştim aslında o uzun ve ak sakallı insanları. Onlara gölgede sandalyeler verilmişti ama hepsine değil tabi. Keşke o ak sakallı insanları alıp, o şölen alanının en rahat yerinde ve de onları, rahat edebileceği minderler veya koltuklarda oturtulsalardı. Umarım ileriki yıllarda bunu yapar ve özellikle yaşlı ve şölenlere hasret o insanların gönüllerini de tatmin eden bir yaklaşım dikkate alınır.Saz, bir çalgı aleti ama geçmişte din adamları düğünlerde bile neredeyse bu çalgılarla haşır neşir olunmasına itiraz ederler, eğlence anlamında olabilecek her türlü şenliğe sanki karşı çıkarlardı.İslam dininin bunu öngörüyor olmasını düşünemiyorum ve bu konuda da fikir beyan etmek istemem. İşin o boyutu  beni aşar belki ama İslam dininin de bir eğlenceye zeval vermesi gerekir.Gelelim şenlik kısmına. Aşıklardan önce genç bir hafızı çağırdılar kürsüye. O hafız aşır (Kur’andan sureler)okudu. Sonra Kars bölgesinden aşık Bayram Denizoğlu, Gümüşhane’den Aşık Kul Nuri, Erzurum’dan Aşık Selahattin Kazanoğlu,Van’dan Aşık İhsan Yavuzer, Erzurum’dan Aşık Mehmet Gülhan, Bayburt’tan Aşık Doğan Gülani, Sivas’tan Aşık Mevlüt ihsani, Bursa’dan Aşık Cemal Divani, Aşık Ebubekir Zamani , Bayburt’lu Aşık Süphani, erzincan’dan aşık Zakir Tekgül, Erzurum’dan Aşık Ruhani, Kocaeli’nden Aşık Erol Ergani, erzurum’dan Aşık İsrafil Taştan ve Aşık Sıtkı Eminoğlu, 40 ermişinin bulunduğu Bayburt’taki 7 ermiş insanı anlattılar.Şölen alanının çevresinde jandarmalar nöbet tutarken, çarlı bayanların çoğunluğunu teşkil ettiği Güneydere köyündeki aşıklar şöleninde gözlerdeki umut, çocukların ve gençlerin de aşıkları can kulağı ile dinlemeleri şüphesiz aşıkları da mutlu etti.Güneydere köyü dernek başkanı Nihat Kaçmazoğlu, bu şölenin Bayburt Dedekorkut Kültür ve Sanat festivali kapsamında değerlendirilmesini önerdiklerini ama bunun dikkate alınmamış olmasıyla bunu kendi köylerinde gerçekleştirdiklerini söylerken, sanki bu şölene itirazların var olduğunu da gündeme getirmiş oldu. Fakat, dernek başkanı bu haklı taleplerine itibar etmeyenlerin şimdi böylesine kuşaklararası bağın kopmamasına katkı sağlayacak şölenin sürekli düzenleyicileri olacaklarını kaydetti.Temennilerim: Bayburt’u yönetmeye talipli her kim varsa, en ufak köy kalkındırma derneğinin başkanından köy muhtarına, köy mıhtarından belediye meclisi üyeslerine, il genel meclisi üyelerine, mahalle muhtarları, belde ve ilçe belediyelerindeki tüm encümenlere ve ilin belediye başkanından Valisine, emniyet müdüründen jandarma komutanına kadar herkesin, nerede görev yaptığını iyi bellemesi ve ona göre halkın kendi kültürünü yozlaştırmadan bir şenlik ve şölen hazırlanması veya programlanmasına dikkat etmesi gerekir. “Resmi sahiplilik” adına yapılan tüm etkinlikler, eğer “halk” için olacaksa, o etkinliklerde halka tepeden bakan her türlü “gösteriş budalası” tiplerle organizasyonlara kalkılmasın ve halka rağmen festival veya şölen düşünülmesin. Dedekorkut Kültür ve sanat festivali’nin özlenen ve beklenen ilgiyi ve alakayı görmemiş olması, festivalin adından değil ama sözünü ettiğim tiplerin iticiliğindendir.Bayburt insanı, manevi değerlere maddi değerlerden çok daha fazla özel önem ve değer vermektedir. Halkı hakir görecek hiçbir etkinlikten Bayburt’a hayır gelmez. Bunun bilinmesi gerekir bir de bilinmelidir ki Bayburtlunun gururu KOP dağından da yücedir. Töresine, örf ve ananesine saygısızlıkları asla affetmez.O insanlara “insan” olunduğunda doyum olmaz.

Hiç yorum yok: